6 Ara 2012

What is RISK


What is RİSK? (Risk nedir)
Sigortalı Dergisi-Aralık 2012

Devrim Ersöz
Academic Trend Eğitim&Danışmanlık    

Çoğumuzun duyduğu bir hikayedir. Üniversitede hocanın sorduğu What is risk? (risk nedir) sorusuna mühendislik bölümü öğrencilerinden biri “This is risk” (risk budur) yazıp boş kağıt verir ve sınavdan 100 alır.

Risk kelimesiyle karşılaşınca hep bu anekdot aklıma gelir. Çoğu sigorta temsilcisi yaptıkları görüşmelerde müşterilerin mevcut yaşamsal risklerini analiz etmeye çalışırlar. Aldıkları eğitimlerden de hatırlayarak müşterilere yoruma dayalı sorular sorarak onlar için riski tanımlamaya çalışırlar. Müşterilere ölçülen risk algısına göre eldeki mevcut ürünlerden öneriler yapılır.

Sigorta ürünleri açısından risk kavramını farklı ele alabiliriz. Birinci eksen bireylerin risklerine karşı nasıl bir ürün kapsamı önerileceğiyle ilgilidir. Yani başka bir deyişle arabanın çalınma, çarpılma riskine karşı kasko, işsiz kalma riskine karşı işsizlik sigortası, emeklilikte yaşam standardının düşmemesi için Bireysel Emeklilik.

Benim esas üzerinde durmak istediğim risk ekseni ise müşterilerin kendilerine sunulan ürünlerle ilgili risk algıları. Acaba en uygun ürünü seçtim mi? Param birikmezse ne olacak? Ya sağlık sigortam bazı hastalıklarımın tedavi masraflarını ödemezse…

Müşterilerin birçoğu satın aldıkları ya da satın alma potansiyelinde oldukları sigorta ürünleri ile ilgili olarak benzer kaygılara sahiptir. Bu durum sigorta hakkındaki eksik bilgi ve bilinç düzeyiyle doğrudan ilintilidir. Hiç şüphesiz ki her ürün ve hizmetin belirli sınırları ve çizilmiş yasal çerçevesi vardır. Bu sadece sigorta ürünleri için geçerli değildir. 

Bir poliçenin kapsayacağı her şey ürün türüne göre belirlenmiş genel şartlar çerçevesinde belirlenir ve özel koşullar da “özel şartlar” kitapçığında yazar. Poliçe satın alırken dikkat edilmesi gereken genel kapsam ve uygulanan bu özel şartlardır. Kimsenin kırık vazoyu satın almayacağı gibi, risk unsurunu içinde taşıyan ve halihazırda hasarlı bir şeyi hiçbir şirket sigortalamaz ya da belirli şartlar dahilinde sigortalar. Dolayısıyla şeker hastası olan birinin yeni satın alacağı sağlık sigortasında bu hastalığın kapsam dışı bırakılma olasılığına şaşırmaması gerekir.  Bu noktada mevcut oluşmuş hastalıklarımın tedavileri karşılanmıyor diye düşünüp poliçe almaktan vazgeçmek yerine henüz oluşmamış öngörülemeyen diğer riskleri hesaba katarak uygun ürünü almak daha rasyoneldir.

Benzer sorgulama süreci ve şüpheci davranışlar tasarruf ve birikim amaçlı sigortalar ve Bireysel Emeklilik sistemi sunulan müşterilerde de gözlemleniyor. Bir çok kişi halen bu tür ürünlerin spekülatif amaçlı olmadığını ve küçük tasarruflarla orta ve uzun vadede birikim yapmaya dayalı olduğu anlamakta zorlanıyor. Buradan bir kez daha ifade edelim. Bireysel Emeklilik kimseyi zengin etmez. Böyle bir iddiası yoktur. Bütçemizi zorlamayacak tutardaki özel tasarruflarımızın uzun vadede düzenli bir şekilde biriktirilmesi ve profesyonel olarak yatırıma yönlendirilmesi esasına dayalıdır. Seçilen fonlara göre hesabınızdaki paranız artabilir ya da azalabilir. Bunu belirleyen ise yine risk faktörüdür. Yatırım fonlarının risk faktörü de müşteri tercihlerine bağlı olarak şekillenir. Bunun için emeklilik planı seçimi öncesinde uygulanan ankete “Risk Getiri Profili” belirleme çalışması denir. Bu çalışmayla katılımcının birikimleri değerlendirme döneminde yatırdığı paraları hangi alanlara yönlendirmek istediğine ilişkin tercihleri belirlenir. Bu durumda belirli bir dönem sonunda birikim ekstrenize bakıp neden bu paralar birikmiyor diye üzülmek yerine iyi ki tasarruf etmişim diye sevinmek ve fon analizi yaparak seçimlerinizi gözden geçirmek daha iyidir. 

Özetle birikim ya da güvence amaçlı, kendiniz ya da değer verdiğiniz varlıklar için hangi sigortayı alırsanız alın hepsinin bir kapsamı ve teminat sınırları vardır. Bu koşullar sözel ya da yazılı olarak sizinle paylaşılır. Gerçek risk teminat sınırlarını sorgulamak ve kapsamı dar bir sigorta sahibi olmak değil, teminatları beğenmeyip gün sonunda sigortasız kalmaktır.

5 Kas 2012

Daha ne bekliyorsunuz?

Sigortalı Dergisi Kasım 2012


Bireysel Emeklik Sistemi, İngiltere, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde çok uzun süredir uygulanmakla birlikte Şili'de 1981 yılında uygulamaya konan ulusal düzeydeki sistemin başarısı üzerine birçok ülkede benzeri gönüllü ya da zorunlu katılma dayalı uygulamalar yapılmıştır.

Türkiye’de Bireysel Emeklilik sistemine katılım gönüllülük esasına dayalıdır. Yani devlet sizi Şili’de olduğu gibi sisteme katılın diye zorlamaz. Aksine ülkemizde 2003 yılında başlayan sistemi destelemek ve büyütmek adına birçok katkı, teşvik ve uygulama yapılmaktadır. Son çıkan vergi yasaları, yönetmelik değişiklikleri hep bu pozitif amaca yöneliktir.

İşin ilginç yanı özellikle Latin Amerika’da zaman geçtikçe şirketlerin müşteri ve fon transfer etmek için katılımcılara tatil imkanları, komisyondan pay verme, beyaz eşya gibi çeşitli promosyonlar uyguladığı zamanlar da yaşanmasıdır. Bizim ülkemizde Bireysel Emeklilik Sisteminin özendirilmesi için bu şekilde hediye ve promosyonlar yapılması yasaktır. Ayrıca gerek de yoktur. Çünkü her rasyonel insanın sisteme girmesi için onlarca mantıklı neden sayılabilir.

Geçen ayki yazımda BES’e girmemek için müşteriler tarafından en çok öne sürülen bahanelere değinmiştim. Bu kez de yıllar içinde sigorta ve özellikle ileriye dönük birikim amaçlı tasarruf sistemlerinde nelerin iyi yönde değiştiğini anımsatmak istiyorum.

2003 ‘den önce Bireysel Emeklilik Sistemi yürürlükte değilken tasarruf ve yatırım ihtiyacına yönelik birikimli hayat sigortaları sunuluyordu. Bu ürün gurubunun genellikle içerdiği vefat ve kaza/ maluliyet gibi ek teminatları nedeniyle ödemelerden yapılan kesinti tutarları BES’e göre çok yüksekti. Günümüzde BES bir vefat/maluliyet teminatı içermediği için ödemelerden yapılan kesintiler çok düşük düzeylerdedir. Hatta bazı şirket planlarında belirli ödeme limitleri üzerinde kesintiler sıfırlanmaktadır.

Diğer önemli değişiklik satış ve hizmet kanallarıyla ilgilidir. Eskiden benzin istasyonların da bile bilinçsiz ve eğitimsiz kişilerce sigorta pazarlaması ve satışı yapılabilirken, günümüzde sigorta aracılarının teknik yeterlilikleri ve eğitim düzeyleri ilgili kanunlarla olması gereken standartta tanımlanmakta ve denetlenmektedir. Aynı durum satış sonrası hizmetlerde de geçerlidir.

Teknoloji ve finans dünyasındaki değişiklikler de sigorta sektörünü olumlu etkilemiştir. Yıllar önce sigortalılar poliçe ve birikimleriyle ilgili bilgilere ulaşmada sıkıntı çekerken, bugün online sistemlerle anlık olarak birikim, teminat ve hasar/tazminat işlemlerini takip edebiliyorlar; Kredi kartı ve otomatik ödeme sistemleriyle banka kuyruklarında beklemekten kurtuluyorlar.

Müşterilere sunulan satış öncesi ve sonrası hizmetler hem süreç, hem doküman hem de kalite açısından çok yüksek standartlarda ve çıta her geçen gün yükselmeye devam ediyor.

Tüm bu olumlu gelişimler içinde bana göre en önemlisi ise en başta özetlediğimiz gibi devletin yarattığı vergi teşvikleridir. Eski sistemde sadece ücret ve gelir elde edenlerin yararlanabildiği vergi avantajları artık herkesin faydalanabileceği yapıya oturtulmuştur. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren vergi matrahından indirim sureti ile kullanılan vergi avantajı yerine bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının %25’ine karşılık gelen tutarın katılımcı adına devlet tarafından ödeneceği devlet katkısı sistemine geçilecek. Ayrıca daha önceden sistemden çıkılması durumunda anapara ve getirilerin toplamı üzerinden yapılan kesintiler artık sadece getiri üzerinden yapılacak.

Tüm bu gelişmeler ışığında hala sisteme girme konusunda tereddütte olanlar varsa tekrarlayalım: Sisteme girişi özendirmek için Şili’deki gibi beyaz eşya ya da tatil promosyonu yapılmayacak. Siz iyisi mi erkenden sisteme girip uzun vadedeki birikiminizle kendi tatil promosyonunuzu daha iyi şartlarda kendiniz yaratın.
Devrim Ersöz

1 Eki 2012

Bahane Kılavuzu

Sigortalı Dergisi Ekim 2012


Eylül ayı okullar açıldı ve milyonlarca çocuk-genç yine sınıflarda yerini aldı. Onlarla birlikte öğretmenler ve anne babalar da daha yüksek bir heyecanla yeni öğretim dönemine başlangıç yaptılar. Alışveriş merkezleri öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermek isteyen ebeveynlerle doldu. Yine yüklü bir harcama yapılacak ve kredi kartlarının ekstreleri şişmanlayacak.

Sigorta satış temsilcileri açısında ise bu senaryodaki akış biraz daha farklı yaşanıyor. Eylül ayı sigorta alıcıları açısından satın almama bahanesi bulmak için iyi bir dönemdir.

-Ahmet Bey sunduğum sigorta teklifi hakkında dönüş yapmadınız…

-Sormayın bu ay çocuğun eğitim masrafları çok oldu. Erteleyelim.

-Ama geçen ay da ertelemiştik.

-Eee tabi ramazandı.

-Önceki ay

-Yaz tatili….

Sigorta satış temsilciliği ve satış yöneticiliği yaptığım yıllarda ve hali hazırda hala gözlemleyebildiğim şu ki: “Bizim ülkemizde sigorta almamak için bahane bulma sıkıntısı yoktur”.

Ocak: Yılbaşı harcamaları nedeniyle sıkışırız. Şubat: Kış gelir yakacak giyecek erzak… Mart: Doğalgaz faturaları yükselir. Nisan: 23 Nisan var. Tatil olur para biter. Mayıs: 19 Mayıs tatilinde küçük bir seyahat kaçamağı bütçemizi sarsar. Haziran: Erken rezervasyonla tatil ödemesini yaparız. Temmuz: Okullar kapanacak çocuğun yaz okulu var. Ağustos: Bu ay yıllık izindeyiz sonra bakalım. Eylül: Okullar açılıyor masraf çok. Ekim: Cep telefonu da eskimişti yenilemek lazım. Kasım: Bu bayramlarda bitmiyor ki… Aralık: Yılbaşına hazırlanmak gerek çok para lazım.

Aylara bağlı bahane bulamayan müşteri adayları için şimdi kılavuzumuzdaki diğer maddeleri sıralamanın zamanı geldi.


  • Aman canım bize birşey olmaz

  • Ben zaten bir türlü para biriktiremem

  • Benim arkadaşım da şu sigortadan almıştı mağdur oldu

  • Ben size vereceğim parayla kendi güvencemi sağlarım

  • Ben inceleyeyim size dönerim

  • Bir düzene bağlı olmak beni bunaltır

  • Ben zaten devlete de şirketlere de güvenmiyorum

  • Eşime danışayım size dönerim

  • Ben öldükten sonra dünya umurumda değil, Ben hiç hasta olmam, dikkatli araba kullanırım, kendi birikimimi yaparım…
Yukarıdakilerden birini duruma göre seçebilirsiniz. Ancak unutmayın ihtiyaç duyduğunuzda satın alamayacağınız  tek şey sigortadır.
 
Devrim Ersöz

31 Ağu 2012

Yıl 2038

Sigortalı Dergisi Eylül 2012
Bugünden tam 26 yıl sonra; bu aralar Bireysel Emeklilik Sistemi’ne giren 30’lu yaşlardaki bireyler 56 yaşına gelip emeklilik hakkını elde edecekler. Bundan 10 yıl önce sisteme mevcut hayat sigortalarındaki kazanılmış hakları devrederek giren ve yaş koşullarını sağlayanlar emekli olmaya başladılar bile. Sistemin 10’uncu yılını tamamlayacağı 2013 ve sonrasında ise yüz binlerce kişi sistemden emekli olacak. 10 yıl öncesi ne kadar yakın geliyor öyle değil mi?  Yıl 2002, milenyum, yeni yüzyıl derken üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş. 2000’de doğan çocuklar ilkokula gidiyor.
80’li yıllarda ben de ilkokula gidiyordum. O zaman PTT, 2000 yılında mektup isimli bir uygulama başlatmıştı. Bu proje ile özel olarak hazırlanmış bir zarf içine yerleştirdiğiniz mektubunuz 20 yıl sonra alıcısına iletilmek üzere PTT tarafından saklanacak ve 2000 yılının ilk günlerinde adresine görütülecekti. Ben de Ankara'daki teyzeme böyle bir mektup yazdım. Daha sonra adresi değiştiği için ulaşmamış olabilir. Ama 2000 yılında televizyonda izlemiştim bazı mektuplar sahiplerine ulaşmıştı.
Bu uygulama başladığında evimizde sadece akşam saatlerinde yayın yapan
TRT 1'in olduğu siyah beyaz bir televizyon, saat 12’de İstiklal Marşı çalınıp "televizyonunuzu kapatmayı unutmayın" mesajını görmeden  yatmayan insanlar vardı.

2000 yılı bana o zaman çok uzak görünüyordu. 30’lu yaşlarda nasıl biri olacağımı merak ediyor, teknolojideki gelişmeleri tahmin etmeye çalışıyordum. Kafamdan geçen fikirler uçan arabaların olabileceği, Amerika ve Avrupa gibi ülkelerdekine benzer şekilde yüzlerce kanallı
televizyonların bize de bir gün gelebileceğiydi.
Sonraki bir kaç yılda kibrit çöpleriyle ve
tornavidayla TRT 2’yi bulmak için televizyonlarını kurcalayan bir kuşak yetişti. Cep telefonu, bilgisayar, internet gibi ürün ve hizmetler bu 20 yılda alabildiğine ilerledi. Şimdi yeğenlerime çevirmeli telefondan postanedeki operatöre telefon bağlattırmak için sıra beklediğimizi söylediğimde inanamıyorlar.
Şimdi yaşım 38. Uçan arabaları henüz göremedim, ama değişmeyen birçok şeyi gözlemleyebiliyorum. Türkiye'de halen su ve elektrik gitmemiş köyler, doktor ve hastane bulunmayan ilçeler var. Bazı eski teknolojileri hala kulanıyoruz.
Bunun yanında değişime de olabildiğince açığız. Kişi başına düşen cep telefonunun bu kadar çok olduğu bir ülke yok herhalde.
Şimdi 20 yıl sonrasını hayal ettiğimde, parmaklarımıza bir sticker gibi yapıştırıp kullanabileceğimiz telefonları, mikro düzeyde taşınabilir bilgisayarları ve hala uçan arabaları görebiliyorum.
İşin özü zaman çok çabuk geçiyor. Geç kalmadan geleceğiniz için birşeyler yapın. Bugün bir tasarruf girişimi yapıp hemen Bireysel Emeklilik Sistemi ile tanışın.

1 Ağu 2012

BES mi Hayat Sigortası mı?

Sigortalı Dergisi Ağustos Sayısı
Hayatının bir döneminde kendisi ya da sevdikleri için sigorta yaptırmak isteyen her birey bu soruyu kendi kendine ya da sigorta temsilcisine sormuştur. BES mi? Hayat sigortası mı? Bu sorunun cevabı satış temsilcisinin yönlendirmesine göre şekillense de aslında iki ürünün de birbirinden farklı ihtiyaçlara çözüm getirdiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle BES ya da Hayat sigortasının birbirinin alternatifi olmadığını göz önüne almalıyız. Her iki branşın temelde vaat ettiklerini daha iyi algılarsak ihtiyacımıza uygun karşılaştırma ve değerlendirmeyi daha rahat yapabiliriz.

Bireysel Emeklilikle Hayat Sigortası ürünleri arasındaki temel fark sağladıkları ana teminatlardır. Hayat sigortaları genel olarak belirli bir vefat teminatını garanti eden programlardır. Bunun yanında kaza veya hastalık sonucu karşılaşılabilecek geçici ya da kalıcı maluliyet durumları da ek teminat olarak garanti altına alınabilmektedir. Buna karşın Bireysel Emeklilik bir tasarruf ve yatırım planı olduğu için kapsamında bir vefat ya da maluliyet teminatı barındırmaz. Amacı küçük tasarruflarla orta ve uzun vadede spekülatif olmayan bir getiri ve emeklilik maaşı elde etmektir. Belirlenen dönem sonunda katılımcı birikimlerini maaş ya da toplu para olarak alabilme imkanına kavuşur.

İki ürün grubu arasındaki diğer önemli fark prim ve katkı paylarının ödenmesi sürecinde ortaya çıkmaktadır. BES gönüllü katılıma dayalı bir sistemdir. Bu nedenle ödemelere belirli bir süre ara verme imkanı tanınmaktadır. Hayat sigortalarında ise garanti edilen teminatlar dönemsel olarak ödenen primlere bağlı olarak şekillendiği için belirli sürelerde prim ödenmemesi teminat haklarının askıya alınmasına veya nihayetinde poliçenin iptaline neden olabilir. Tüm bu koşullar şirket ve ürün bazında farklılaşmakla birlikte temel prensipler hemen hemen aynıdır.

Diğer bir fark vergi avantajı ile ilgilidir. Hayat sigortasında örneğin ücretli çalışan iseniz kendinize, eş ve küçük çocuklarınıza ait hayat sigorta poliçeleri için ödediğiniz primlerin toplamını, ödendikleri ayda elde edilen brüt ücretinizin %5'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması şartıyla vergi matrahından indirebilirsiniz. Bireysel Emeklilikte ise ödediğiniz katkı paylarını, ödediğiniz ayda elde ettiğiniz ücretin %10’unu ve yıllık olarak brüt asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak kaydıyla gelir vergisi matrahından indirme hakkını bulunmaktadır.

Diğer fark ve detayları ise aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.


  • Hayat sigortasında giriş aidatı uygulaması yoktur. Bireysel emeklilik sisteminde peşin ya da ertelenmiş olarak giriş aidatı mutlaka tahsil edilir.

  • Hayat sigortasında sigorta şirketinin belirlediği kararlara göre yatırım yapılır. Bireysel emeklilikte fonlar, bir uzman yardımıyla ancak katılımcının kararı ile seçilir.

  • Hayat sigortaları sabit ve değişmezdir. Her bir poliçe ayrı hak ve teminatlar verir. Bireysel emeklilik, hayat sigortalarına göre çok daha esnektir. Katılımcı fon dağılımını yılda 6 kez, emeklilik planını 4 kez değiştirebilir. Birden fazla BES planını birleştirebilir.

  • Hayat sigortalarında şirket değişikliği yapılamaz. Bireysel emeklilikte her yıl şirket değişikliği mümkündür.

  • Hayat sigortası fonları, sigorta şirketinin hesabında takip edilir. Bireysel emeklilik fonları Takasbank’ta saklanır ve katılımcı tarafından şeffaf olarak takibi yapılabilir.

  • Hayat sigortasında, sigorta ettiren haklarını veya varsa borçlarını başkasına devredebilir. Bireysel emeklilikte hak devri mümkün değildir.

  • Bireysel emeklilik sistemi vefat ya da maluliyet teminatı vermediği için kesinti oranları hayat sigortalarına göre daha düşüktür.

  • Hayat sigortasından ayrılmak için genellikle en az üç yıl sistemde kalma şartı aranır. Bireysel emeklilikte, katılımcı sistemden istediği bir zamanda ayrılabilir ancak, emekliliğe oranla daha yüksek stopaj ile karşı karşıya kalır.

Sigorta tüketicilerinin ürün tercihi yaparken bu koşulları dikkate almalarını, bütçeleri uygunsa ihtiyaç doğrultusunda hem bir hayat sigortası hem de BES sahibi olmalarını öneririz.
Devrim Ersöz

2 Tem 2012

Bilinçli BES'lenme


Sigortalı Dergisi-Temmuz Sayısı 

İçinde bulunduğumuz yaz ayları tüm sıcaklığını ve güzelliğini bizlere sunuyor. Diğer taraftan formda bir vücuda sahip olabilmek adına özellikle bu dönemde sık sık yazılan “dengeli ve bilinçli beslenme” yazılarını, yapılan TV programlarını dikkatle takip ediyoruz.

Ben de bilinçli beslenme konusunda bir şeyler yazayım dedim ama bir sigortacı ve danışman olarak söz edeceğim “BES” yani Bireysel Emeklilik Sistemi ve bu sisteme yönelik yapacağımız tercihlerdeki bilinç düzeyimiz

Hayatımızın çok uzun bir dönemini çalışarak geçirdikten sonra mutlu bir emeklilik yaşamak hepimizin hakkı. Ancak kamu sosyal güvenlik sisteminin sağlayacağı imkanlarla bugünkü yaşam standardımızı yakalamak pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle tasarruflarımız ölçüsünde birikim yapabileceğimiz BES planlarına ihtiyacımız var. Bu yazıda bilinçli bireysel emeklilik planı seçiminin püf noktalarını anlatmaya çalışacağım.


  1. Şirket seçimi: Herkes hizmet aldığı kuruluşun iyi ve güvenli bir şirket olmasını ister. Türkiye’de faaliyet gösteren emeklilik şirketlerinin tümü çok büyük yatırım ve sermaye ile kurulmuş, sıkı bir denetime tabi olan, hizmet altyapısı ve yeterlilikleri her açıdan devlet tarafından onaylanmış kurumlardır. Dolayısıyla her hangi bir şirketi gönül rahatlığıyla seçebilirsiniz. Eğer seçtiğiniz şirketin hizmetlerinden memnun kalmazsanız her yıldönümünde şirket değiştirme hakkınız olduğunu unutmayın.

  2. Kanal Seçimi: Bireysel emeklilik hizmetlerinin satışı sadece bu konuda yetkilendirilmiş Lisanslı Emeklilik aracıları tarafından yapılabilmektedir. Bu nedenle acente ya da direkt satış personeli size emeklilik aracılığı lisansını ibraz edebilen herkesten bu hizmeti alabilirsiniz.

  3. Katkı payı belirleme: Gelecekte bugünkü standartlarımızı koruyacak iyi bir birikim ve/veya emeklilik geliri elde edebilmek için aylık gelirinizin ortalama %10’u ölçüsünde bir tasarruf tutarını katkı payı miktarı olarak belirlemeniz önerilir. Emeklilik planınıza plan şartları dahilinde ara ve ek ödemeler yapabileceğinizi katkı payı azalma ve arttırma ile ödemeye belirli bir süre ara verme imkanlarının da sunulduğunu unutmayınız.

  4. Plan seçimi: Emeklilik planı seçiminde yetkin bir BES aracısı size yardımcı olacaktır. Bu hizmet ücretsizdir. Sistemin özü gereği öncelikle bir yatırımcı olarak hangi profilde olduğunuz belirlenir. Risk sevmeyen, biraz ya da daha fazla risk alabilme durumunuza göre planınızı istediğiniz esneklikte oluşturabilirsiniz. Genellikle hisse ve esnek yatırım fonlarının risk içeren fonlar olduğunu unutmayınız. Likit ve kamu borçlanma araçları vb isimlendirilen fonlar ise risk düzeyi düşük fonlardır. Tüm bunlardan tercihinize göre karma bir sepet oluşturabilirsiniz.

  5. Masraf ve kesintiler: Emeklilik şirketleri sizlere verdikleri hizmetler karşılığında doğal olarak bir takım idari ve yasal kesintiler yaparlar. Bir emeklilik planında birkaç tür maliyet vardır. Bunlardan biri giriş aidatıdır. Sisteme giriş için bir kere ödenir. Burada uygulama şirketten şirkete değişmektedir. Giriş aidatı almayan, taksitle alan, erteleyen, belirli bir süre sistemde kalınması durumunda talep etmeyen şirketler olabilir. İkinci masraf türü Yönetim gideri kesintisidir (YGK) ve dönemsel katkı payı üzerinden yapılır. Oranları şirketten şirkete değişir. Genellikle ödenen katkı payı büyüdükçe YGK azalır hatta sıfırlanabilir. Üçüncü maliyet fon işletim gideri kesintisidir (FİG). Bu da şirket ve fonlar bazında farklılık gösterir.

  6. İzleme: Emeklilik planınızın performansını size sağlanan internet şubesi hizmetleriyle ve dönemsel olarak gönderilen bilgilendirme mektuplarıyla takip edebilirsiniz. Bunun dışında tüm şirketler çağrı merkezleri üzerinden de bilgilendirme işlem yapma gibi kolaylıklar tanımaktadır.

Devlet tarafından vergi avantajlarıyla desteklenen sistemde siz de gecikmeden yerinizi alın. Geleceğin mutlu emeklilikleri arasında yer almak için geç kalmayın. Sağlıklı günler ve bilinçli bir BES’lenme süreci dilerim.

1 Haz 2012

Hayat'a destek verin!

Sigortalı Dergisi Haziran 2012 Sayısı

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin Mayıs ayının ikinci haftasında yaptığı açıklamaya göre 2012 yılı Mart ayı sonu itibari ile toplam prim üretimi % 14,85 artış ile 5.179.408.317 TL olarak gerçekleşti. Bu toplam içinde Hayat dışı branşların herzamanki gibi yüzdesel ağırlığı Hayat branşına göre çok fazla. Oransal olarak bakıldığında hayat dışı branşların toplam prim üretimindeki payı %85. 2012’nin ilk çeyreğinde üretilen toplam 761 Milyon TL hayat priminin 600 milyonu Bankaların üretiminden geliyor. Acenteler ise ilk üç ayda sadece 86 Milyon TL hayat primi üretmiş. Bu değer ise acentelerin toplam 2.8 Milyar TL lik üretimine orantılanırsa % 3 lük bir rakama işaret ediyor.

Hayat sigortası branşında uzun yıllar çalışmış biri olarak hayat ürünlerinin hakettiği değeri hala bulamamış olmasının üzüntüsünü yaşıyorum. Diğer branşlardan daha karlı olan, hasar primi çok düşük olan, satıcıya daha çok kazandıran, müşteri için oldukça ekonomik koşullarda sunulan bu ürünler neden talep görmüyor diye düşünmeden edemiyorum. Diğer taraftan bu talebin doğal tüketici davranışından doğmayacağı da açık. Yani bu durumda satış kanallarının önermesi ve satışı özendirmesi gerekiyor. Aile kavramına çok değer veren halkımıza yaşamsal risklerin getireceği kayıpların geride kalanlar üzerinde yaratacağı etkileri daha iyi anlatmak bir başlangıç noktası olabilir. Ama herşeyden önce teminat ihtiyaçlarını anlamak, sunulan ürünlerin sigortalılara getireceği faydaları iyi aktarmak gerekiyor. Sektörümüzde çok çeşitli hayat ürünleri olmakla birlikte genel olarak hayat ürünlerinin kapsama alanlarını hatırlamakta fayda var

  • Beklenmedik bir vefat durumunda ailenize bırakabileceğiniz maddi bir varlık niteliği taşır.
  • Herhangi bir sakatlık/maluliyet durumunda hayat standatınızı aynı şekilde devam ettirmenizi sağlar.
  • Poliçe kapsamında bulunuyorsa kaza sonucunda ortaya çıkan yüksek tutarlı tedavi giderlerinizin ödenmesini düşük primlerle garanti altına alır.
  • Beklenmedik bir anda kanser gibi kritik bir hastalığa yakalanılması durumunda finansal destek sağlar.
  • Eğitim teminatları içeriyorsa eğitimini devam ettirmekte olan çocuklarınız için okul hayatlarının yarım kalmamasını sağlar.
  • Tüm bunlara ek olarak ödenen primler tıplı bireysel emeklilikte olduğu gibi yürürlükteki vergi kanunlarına göre belirli miktara kadar gelir vergisi matrahından düşülebilir. Böylelikle yapılan sigortanın maliyeti düşer ve küçük primlerle teminat altın olmanın huzurunu yaşarsınız.
1999 depremi sonrasında İzmit/Gölcük bölgesinde onlarca acılı aileye Hayat sigortası tazminat çeki teslim ettim ve onlarla birlikte ağladım. Bu nedenle hayat sigortalarının değerini çok iyi biliyor ve satılmasını/alınmasını şiddetle destekliyorum. Sigortalılar arabanız ve eviniz kadar hayatnızı ve ailenizi de düşünün ve hayat poliçesi yaptırın. Sigortacılar bu karlı ve faydalı ürünü müşterilerinize tanıtın ve ihtiyaçları ölçüsünde ürün önerisi yapın. Aylık hedef tablonuzda boş bir satır olarak kalmasın.

Devrim Ersöz-İstanbul 2012

13 May 2012

Nerede Bu Paralar?

Sigortalı Dergisi Mayıs 2012 Sayısı

Geçen ayki yazımda ülkemizdeki tasarruf alışkanlığının nasıl yıldan yıla azaldığına ilişkin bazı veriler paylaşmıştım. Sonrasında oturdum tasarruf edilen ya da edilemeyen paraların nerede olabileceğini araştırmaya koyuldum. BDDK - Aralık 2011 Finansal Piyasalar Raporundan aldığım aşağıdaki tablo hanehalkı finansal varlık ve yükümlülüklerinin son beş yıldaki gelişimini gösteriyor.

Milyar TL
2007
2008
2009
2010
2011
BES Fonları
4,6
6
9,1
12
14,1
Hisse Senedi
17,5
10,8
24,5
32,6
30
Kamu Kağıtları
19,2
19,7
13
8,4
10,3
Mevduat, Kt Fn. Kym Md. Dp. Hs.
221,1
278,4
307,7
352,1
405,4
Dolaşımdaki Para
25
29,3
34,3
45,2
49,4
Tüketici Kredileri
68,9
85,2
97,4
132,7
171,6
Kredi Kartı Borç Bakiyesi
12,6
14,7
19,1
23,2
29,6

Tabloya göre halkımız parasını en çok mevduat, katılım fonu ve kıymetli maden hesaplarına yatırıyor. Hanehalkları finansal varlıklarının daha fazla büyümemesinde, genel tasarruf oranlarının ve düşen faiz ortamında azalan getirilerin rolü var. Diğer yandan tüketici kredilerindeki ve kredi kartı borç bakiyesindeki büyük artış dikkat çekiyor.
Diğer bir ilginç istatistik de finansal kurumların müşteri sayılarına bakıldığında ortaya çıkıyor.


2007
2008
2009
2010
2011
Bankaların Mudi sayısı
71.444
68.072
68.890
49.365
51.874
Kredi Müşterisi
34.194
38.181
39.389
41.446
46.109
Bireysel Emeklilik  Müşterisi
1.458
1.745
1.988
2.281
2.650
Hisse senedi Yatırımcısı
940
999
1.000
1.043
1.098

Bankalardaki mudi sayısı azalırken kredi müşteri sayısı artıyor. Diğer taraftan Bireysel Emeklilik katılımcılarındaki sayı da yavaş yavaş yükseliyor.
Hanehalklarının toplam gelirleri içerisinde maaş ve ücretlerin payının yüksekliği nedeniyle, işgücü piyasasındaki gelişmeler, finansal istikrar açısından önem taşıyor. İşsizlik oranının iyileşmesiyle, hanehalkı gelirinin artması ve hanehalkı borçluluğunun azalması mümkün olabilir. Aynı zamanda tasarruflarının artmasıyla, sürdürülebilir büyümenin önü açılmış olacaktır. Bu nedenle işgücü piyasasındaki iyileşmenin kalıcı olması önemlidir. Bu noktada finansal sektörün büyük oyuncularından bankalar ve temsilcisi olduğumuz sigorta sektörünün istihdama katkısına bakmadan edemedim.
Finansal Sektörün İstihdama Katkısı

2007
2008
2009
2010
2011
Bankalar
158.573
171.633
172.403
191.180
195.292
Sigorta sektörü toplam
14.950
16.044
44.504
46.223
48.686
Sigorta şirketleri
14.950
16.044
15.610
16.060
16.788
Acenteler
veri yok
veri yok
28.894
30.163
31.898

Bankalar yaklaşık 200 Bin kişiye iş olanağı sağlarken sigorta sektörü toplamda bunun dörtte biri kadar katkı yapıyor. Ancak nüfusu yaklaşık bizim kadar olan Avrupa ülkelerinde sigorta sektöründe çalışan kişi sayısı da yüzbinlerle ifade ediliyor. Örneğin İngiltere’de sigorta sektörünün istaihdam ettiği kişi sayısı 290 Bin kişidir. Yani bu alanda da gidecek çok yolumuz var. Bu uzun yolda giderken çok para bulacağımız da kesin.