
Kitaba göre özetle iş
dünyasında kırmızı ve mavi okyanus stratejisi olmak üzere iki farklı strateji
modeli bulunur. Kırmızı okyanus modeli bugünün var olan endüstrileri, yani
bilinen pazarlardan pay alma modelidir. Kırmızı okyanuslarda şirketler talepten
daha fazla pay alabilmek adına rakipleriyle yarışır. Amansız rekabet kanlı
olduğu için okyanus kırmızıdır.
Mavi okyanus modeli ise henüz
bilinmeyen henüz açınılmamış pazarları tanımlar. Mavi okyanus modelinde var
olan talepten söz edilmez çünkü talep yeni yaratılır. İlerlenecek yeni alanlar geniş
ve rahat suların olduğu mavi okyanuslara benzetilir. Yenilikçi ürün ve hizmet
üretmeye yönelik pek çok örnek ve uygulama içeren bu kitabı rekabetten
uzaklaşıp yeni fırsatlara açılmak isteyen herkese tavsiye ederim. İçinde
finanstan perakendeye, üretimden teknolojiye pek çok konuda mavi okyanus
stratejisi uygulamış şirketin başarı hikayesi var.Ülkemizde sigorta sektörüne baktığımızda da kızıl okyanus ortamını rahatça görebiliyoruz. Özellikle kaza ve yangın branşında yoğunlaşan rekabet, büyüme trendinde olan diğer branşlarda da hissediliyor. Fiyata duyarlı müşteri satın alma modeli şirketleri rekabete zorlarken ürün ve hizmet çeşitliliğini arttırma yönündeki çabalara her gün bir yenisi ekleniyor.
Türkiye Sigorta Birliği istatistik verilerine göre elementer branşlarda acente kanalının üretim ağırlığı %70 düzeyiyle baskınlığı korumaya devam ediyor. Bu durum Türk halkının ilişkiye dayalı sigorta satın alma alışkanlığını net olarak gösteriyor.
Peki bu kadar büyük bir üretim payına sahip acenteler rekabetten ne kadar etkileniyor ve kızıl okyanusun kanlı ortamında nasıl hareket ediyorlar? Kendilerine satma yetkisi verilen tüm ürünlere ne kadar hakimler ve farklı ihtiyaçlara yönelik ürünleri müşterilerine sunabiliyorlar mı?
Bu konuda çok emin değilim.
Ama sektör verilerine ve yakın gözlemlerime göre, ana branşlar dışındaki ürün
gruplarına çok ilgi gösterilmediği ortaya çıkıyor. Acenteler karlılığı yüksek
ve neredeyse kimsenin satmadığı ürünler dururken, rekabetin en yoğun olduğu
ürünlerdeki satış faaliyetlerine yoğunlaşmaya devam ediyorlar.
2013 Kasım sonu itibarıyla toplam poliçe sayıları (Kaynak:TSB)
Branş/alt branş
|
Poliçe sayısı
|
Zorunlu
Trafik |
12.802.707
|
Ferdi Kaza
|
5.703.350
|
Zorunlu
Deprem
|
5.297.643
|
Yangın
|
4.200.543
|
Motorlu Kara
Taşıtları-Kasko
|
4.146.799
|
Nakliyat
|
1.312.870
|
Sağlık
|
1.223.952
|
Seyahat
Sağlık
|
1.150.960
|
Genel
Sorumluluk
|
979.398
|
Finansal
Kayıplar
|
710.994
|
Klasik ekonominin en temel varsayımlarından biri "Her arz kendi talebini doğurur" şeklindeki ünlü deyiştir. Yani bir ürünü/hizmeti arz ederseniz mutlaka talep oluşturabilirsiniz. Bugün yüksek öğrenim gören kişilerin büyük çoğunluğu işletme ve idari bilimler eğitimi alır ve iş dünyasında yer alan kişilerin bu kavramı duymamış olması pek mümkün değildir. Hal böyleyken yüksek karlı ve hasar oranı düşük sigorta ürünleri yerine, rekabet unsuru yoğun ve çoğunlukla hasar/prim oranı yüksek ürünlerin acente portföylerindeki dominant payı devam ediyor. Bin bir emekle tasarlanan yeni ürün ve hizmetler müşteriye sunulmuyor ve broşürleri acente ofislerinde tozlu depolarda kayboluyor. Diğer taraftan çoğu zaman düşük primli ve kolay satılan ürünleri keşfeden birçok yenilikçi acente mavi okyanuslara açılmanın keyfi ve kazancıyla açık sularda yoluna devam ediyor.
Sizin geminiz hangi
okyanusta?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder