
Geçenlerde bir yemek esnasında eşim bana,-hoşgörü eksikliği
sendromu konulu yazıma ithafen-niye profesyonel dergilerde profesyonel olduğum
konular dışında yazılar yazdığımız sordu.Birkaç saniye düşündükten sonra
cevabımı yapıştırıvermişim.Bu konuları yazıyorum,çünkü bunlar sosyal hayatımızı
düzenledikleri gibi,iş yaşamımızda da çok büyük önem arzediyorlar.Aslında
başarılı olmanın yolu, iletişimde başarılıolmaktan geçiyor.İletişim konusunda
kuvvetliyseniz ne ala,ama iletişimde eksik olduğunuz noktalar varsa ve bunları
farketme konusunda körleşmişseniz, ileriki dönemde çok büyük sorunlarla
karşılaşacaksınız demektir.Hazır iletişim konusuna değinmişken,isterseniz bu
konu üzerinden yorumlar yapmaya ve ahkam kesmeye devam edeyim.
Geçenlerde bir ilanda okudum,diyor ki siz birşey
söylediğinizde karşınızdaki bunu 9 farklı biçimde algılayabiliyormuş.Çok
enteresan değil mi?Siz birşey söylüyorsunuz ve aslında söylediğinizin,aynen
sizin söylediğiniz gibi algılandığını zannediyorsunuz,ancak 9 farklı biçimde
algılanabiliyor.İletişimin zorluğu da bu olsa gerek,çünkü iletişim,sadece
konuşmaktan ibaret değil,söylediklerimizi mimik,jest ve çeşitli vücut dili
araçlarıyla desteklemeye çalışıyoruz.Eğer konuştuklarımızı destekler biçimde
mimik ve jestlerimizi kullanıyorsak,bu hayatımızı kolaylaştıran bir yardımcı
olabilir.ama tam tersini yaparsak?Hele hele bunu bir de karşımızdakinin
anlatmaya çalıştığımızı 9 faklı biçimde algılama olasılığı olan bir ortamda
yapıyorsak?Sanırım ki neyi,nasıl söylediğimizin yanısıra,hangi şartlar altında
ve hangi araçları kullanarak söylediğimizin de çok önemi var gibi
görünüyor.
Şimdi birkaç örnek üzerinden bunun daha iyi anlamaya
çalışalım.İşyerinizde sizinle beraber çalışan müdürlerinizden biriyle bir konuda
mutabakata varamadınız.-İletişim kanallarının tamamı açık olacak şekilde-konuyu
etraflıca tartışıyorsunuz.ancak hararetli kouşmanız esnasında,belki de
istemeyerek yumruğunuzu masaya sertçe vurdunuz.Ne olur?Bu noktada iletişiminiz
gerçekten sonuca ulaşabilecek şekilde ilerlerken,sizin masaya sertçe vurmanızla
beraber,paylaşımcı iletişim,tek taraflı iletişime döndü.Niye mi?Çünkü
çalışanınız büyük ihtimalle sizin masaya yumruğunuzu sertçe vurmanızla
beraber,bunu bir tehdit olarak algıladı ve sizin konu hakkındaki görüşlerinizi
kabul etmek zorunluluğunda hissetti kendisini.Bunun sonucu olarak da farklı
fikirlerin işiniz ve size katacağı değeri tamamen kaybettiniz.Bunda sonra sizin
fikirleriniz dışında farklı fikirler duymakta zorlanacaksınız,bu da rekabet
avantajınızı kaybetmenize neden olacak.
Diğer bir örnekte,çalışanlarınızla yaptığınız bir beyin
fırtınası toplantısında,size çok saçma geldiğini düşündüğünüz bir yorum
hakkında,-beş para etmez,saçma bir fikir- der gibi bir vücut dili kullandınız.Bu
da fikir üretmede çok istekli olan çalışanınızı gücendirdi.Artık ondan hiçbir
şey hakkında geri bildirim alamıyorsunuz.Bunu direkt olarak çalışanınıza
söyleseydiniz belki daha az sarsıcı olacaktı,ama vücut dili o kadar baskın çıktı
ki söylemek istediğiniz bir el bombası etkisi yaratacaksa,atom bombası gibi
davrandı.
İletişim dediğimiz konu sadece iki veya daha fazla kişini
birtakım iletişim araçları kullanarak,birbiriyle birşeyler paylaşması değil.Bir
sonuç var ortada ve bu sonuç ile analatılması istenen arasındaki sapma
iletişimin başarısını belirliyor.Aynı zamanda da sizin iyi bir iletişimci olup
olmadığınızı.Hep birşey söylerim çevremdekilere.Eğer ortamda sizin anlatmaya
çalıştığınız şey,birden fazla kişi tarafından yanlış anlaşılıyorsa,ortada yanlış
anlama falan yoktur,anlatmak istediğini yanlış veya eksik ifade
etmişsinizdir.Birşey söylediniz,sonuç beklediğinizden faklı oldu,hemen ne
dersiniz?-Beni yanlış anladınız-Hayır ben yanlış anlamadım,yanlış ifade ettiniz
ya da anlattınız. Bu kadar basit aslında.
İş hayatında ya da özel yaşantımızda,kullandığımız her
iletişim aracını aslında farkında olmadan kullanırız.dikkat etmeyiz,dikkate
değer bulmayız.Ama önemli olan ne söylediğiniz değil,nasıl söylediğinizse,şu
iletişim araçlarımız tekrar kontrol etmekte fayda var diye
düşünüyorum.
Düzgün ve doğru bir iletişim kurduğumuz,birbirimizi yanlış
anlamadığımız bir 2013 yılı diliyorum.
Ecz. Kerem Demirgil
Lansinoh Türkiye Genel Müdürü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder