18 Oca 2013

Ne söylediğin değil,nasıl söylediğin....

2012 yılını geride bırakıp,2013 yılına merhaba dediğimiz şu günlerde,öncelikli olarak tüm insanlığa mutlu,huzurlu,barış ve başarı dolu nice yıllar diliyorum.Umarım,yaşayacaklarımız yaşadıklarımızdan çok daha güzel olur.Umut işte,tükenmez hiçbir zaman.

Geçenlerde bir yemek esnasında eşim bana,-hoşgörü eksikliği sendromu konulu yazıma ithafen-niye profesyonel dergilerde profesyonel olduğum konular dışında yazılar yazdığımız sordu.Birkaç saniye düşündükten sonra cevabımı yapıştırıvermişim.Bu konuları yazıyorum,çünkü bunlar sosyal hayatımızı düzenledikleri gibi,iş yaşamımızda da çok büyük önem arzediyorlar.Aslında başarılı olmanın yolu, iletişimde başarılıolmaktan geçiyor.İletişim konusunda kuvvetliyseniz ne ala,ama iletişimde eksik olduğunuz noktalar varsa ve bunları farketme konusunda körleşmişseniz, ileriki dönemde çok büyük sorunlarla karşılaşacaksınız demektir.Hazır iletişim konusuna değinmişken,isterseniz bu konu üzerinden yorumlar yapmaya ve ahkam kesmeye devam edeyim.

Geçenlerde bir ilanda okudum,diyor ki siz birşey söylediğinizde karşınızdaki bunu 9 farklı biçimde algılayabiliyormuş.Çok enteresan değil mi?Siz birşey söylüyorsunuz ve aslında söylediğinizin,aynen sizin söylediğiniz gibi algılandığını zannediyorsunuz,ancak 9 farklı biçimde algılanabiliyor.İletişimin zorluğu da bu olsa gerek,çünkü iletişim,sadece konuşmaktan ibaret değil,söylediklerimizi mimik,jest ve çeşitli vücut dili araçlarıyla desteklemeye çalışıyoruz.Eğer konuştuklarımızı destekler biçimde mimik ve jestlerimizi kullanıyorsak,bu hayatımızı kolaylaştıran bir yardımcı olabilir.ama tam tersini yaparsak?Hele hele bunu bir de karşımızdakinin anlatmaya çalıştığımızı 9 faklı biçimde algılama olasılığı olan bir ortamda yapıyorsak?Sanırım ki neyi,nasıl söylediğimizin yanısıra,hangi şartlar altında ve hangi araçları kullanarak söylediğimizin de çok önemi var gibi görünüyor.

Şimdi birkaç örnek üzerinden bunun daha iyi anlamaya çalışalım.İşyerinizde sizinle beraber çalışan müdürlerinizden biriyle bir konuda mutabakata varamadınız.-İletişim kanallarının tamamı açık olacak şekilde-konuyu etraflıca tartışıyorsunuz.ancak hararetli kouşmanız esnasında,belki de istemeyerek yumruğunuzu masaya sertçe vurdunuz.Ne olur?Bu noktada iletişiminiz gerçekten sonuca ulaşabilecek şekilde ilerlerken,sizin masaya sertçe vurmanızla beraber,paylaşımcı iletişim,tek taraflı iletişime döndü.Niye mi?Çünkü çalışanınız büyük ihtimalle sizin masaya yumruğunuzu sertçe vurmanızla beraber,bunu bir tehdit olarak algıladı ve sizin konu hakkındaki görüşlerinizi kabul etmek zorunluluğunda hissetti kendisini.Bunun sonucu olarak da farklı fikirlerin işiniz ve size katacağı değeri tamamen kaybettiniz.Bunda sonra sizin fikirleriniz dışında farklı fikirler duymakta zorlanacaksınız,bu da rekabet avantajınızı kaybetmenize neden olacak.

Diğer bir örnekte,çalışanlarınızla yaptığınız bir beyin fırtınası toplantısında,size çok saçma geldiğini düşündüğünüz bir yorum hakkında,-beş para etmez,saçma bir fikir- der gibi bir vücut dili kullandınız.Bu da fikir üretmede çok istekli olan çalışanınızı gücendirdi.Artık ondan hiçbir şey hakkında geri bildirim alamıyorsunuz.Bunu direkt olarak çalışanınıza söyleseydiniz belki daha az sarsıcı olacaktı,ama vücut dili o kadar baskın çıktı ki söylemek istediğiniz bir el bombası etkisi yaratacaksa,atom bombası gibi davrandı.

İletişim dediğimiz konu sadece iki veya daha fazla kişini birtakım iletişim araçları kullanarak,birbiriyle birşeyler paylaşması değil.Bir sonuç var ortada ve bu sonuç ile analatılması istenen arasındaki sapma iletişimin başarısını belirliyor.Aynı zamanda da sizin iyi bir iletişimci olup olmadığınızı.Hep birşey söylerim çevremdekilere.Eğer ortamda sizin anlatmaya çalıştığınız şey,birden fazla kişi tarafından yanlış anlaşılıyorsa,ortada yanlış anlama falan yoktur,anlatmak istediğini yanlış veya eksik ifade etmişsinizdir.Birşey söylediniz,sonuç beklediğinizden faklı oldu,hemen ne dersiniz?-Beni yanlış anladınız-Hayır ben yanlış anlamadım,yanlış ifade ettiniz ya da anlattınız. Bu kadar basit aslında.

İş hayatında ya da özel yaşantımızda,kullandığımız her iletişim aracını aslında farkında olmadan kullanırız.dikkat etmeyiz,dikkate değer bulmayız.Ama önemli olan ne söylediğiniz değil,nasıl söylediğinizse,şu iletişim araçlarımız tekrar kontrol etmekte fayda var diye düşünüyorum.

Düzgün ve doğru bir iletişim kurduğumuz,birbirimizi yanlış anlamadığımız bir 2013 yılı diliyorum.
 
Ecz. Kerem Demirgil
Lansinoh Türkiye Genel Müdürü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder